Mustafa Nesim Sevinç

Mustafa Nesim Sevinç

Panoptikon,Amed, Başkurdistan

Panoptikon,Amed, Başkurdistan

Jose Saramago Körlük eserinin son paragrafında “-Neden kör olduk,-Bilmiyorum, bunun nedeni belki bir günkeşfedilir,-Ne düşündüğümü söylememi ister misin?-Söyle,-Sonradan kör olmadığımızı düşünüyorum, biz zaten kördük,-Gören körler mi?-Gördüğü halde görmeyen körler.”

Bugün gördüğü halde görmeyen bizler,“gözetleniyoruz ve izleniyoruz” ama bu yeni bir şey değil ki.Aslında gözetim, gücü (iktidarı) ele geçirenlerin diğerleri üzerinde bir baskı aygıtı olarak “ilk devletle” ortaya çıktı.

Toplumsal yaşamın sistematik olarak denetlenmesi olan gözetim konusunu ilk yorumlayanMarx’a göre, “gözetim, emek ve sermaye arasındaki mücadelenin bir unsuruydu”. Ancak gözetimi sadece örgütler açısından değil, toplumun genelinde daha geniş bir disiplin bağlamında ele alarak gözetim konusu, çarpıcı ve ayrıntılı bir analizi Michel Foucault yaptıktan sonra gözetim, sosyal teoride önemi farkedilmeye başlandı.

Modern toplumda gözetimi,Bentham’ın “Panoptikon” şu metaforu ile tanımlar.“1785 yılında tasarımı Mimar Samuel Bentham’a, içinde yer alacak sistemleri temellendiren düşüncelerin de kardeşi Jeremy Bentham’a ait olan yapı Panoptikon adıyla anıldı. Bentham’ın Panoptikon’u, bu düzenlemenin mimari biçimidir. Bunun ilkesi bilinmemektir. Bu mimaride merkezde bir kule ve onu çevreleyen hücrelere bölünmüş halka şeklinde bir bina bulunur. Kulenin, halkanın iç cephesine bakan geniş pencereleri vardır. Böylece kuleye yerleşecek bir gözetmen kendisi görünmeden bütün hücrelerdekileri gözetim altında tutabilir. Panoptikon’dakiler, ne zaman gözetlendiklerini bilmezler, bu yüzden de sürekli gözetleniyor düşüncesiyle hareket ederler”.Panoptikon kavramının kökeni, Yunanca her şeyi gören anlamındaki Panoptes’ten gelir. Tanrı ve onların yeryüzündeki gölgeleri kralların, sultanların kutsal iktidarlarının, nihayetinde “gücü elinde tutanların” iktidarın toplum üzerindeki denetiminin göstergesidir göz…

Utilitaryanizm anlayışına göre, Ahlaki olarak doğru eylem, en iyi sonucu ortaya çıkarır ve fayda sağlar.İnsanlar iyiliği ve faydayı doğru eylem yoluyla hem kendileri için hem de diğer insanlar için artırmalıdır.Jeremy Bentham’ın, utilitaryanizm anlayışı doğrultusunda, dünyanın nasıl olması gerektiği hakkında; yaşadığı döneme göre (1748-1832), radikal fikirleri vardı. Onun idealinde eşit bir dünya vardı. İyilik ve fayda bütün canlıları hedef almalıydı. Bu doğrultuda; cinsiyet eşitliği, homoseksüelliğin yasallaştırılması, kilise ve devletin ayrılması, hayvanların haklarının korunması gibi konular üzerinde uzun yıllar düşünmüş, çağının ötesinde bir insandı. Bununla beraber; çoğu filozofun aksine Bentham’ın etkisi, fikirlerinden çok fikirlerinin pratiğe dönüştürülmesi sonucunda kendini gösterecekti.

Türkiye’de pek tanınmayan NicolausCusanus (Gusa)’ın, mistik öğreti yazısı olan “De VisioneDei” çalışmasında Almanya’nınTegernsee kentindeki rahiplere yolladığı bir tablodan bahseder. Tablodaki figür öyle birçizilmiştir ki, figüre nereden bakılırsa bakılsın resimdeki figür bakan kişiye geri bakmaktadır.Heyecana kapılan monklar (rahipler), aynı anda resme bakarak sağa sola doğru koşuşturmayabaşlamışlardır ancak ne yaparlarsa yapsınlar her birisi bu resmin kendilerine geri baktığınıgörmektedir. Bunun sonucunda Gusa, bu resimdeki figürün Tanrı’yı simgelediğini düşünerekyeni bir mistik teori ortaya atmıştır.“Ben varım çünkü Tanrı bana bakıyor, Tanrı banabakmayı bıraktığı zaman ben artık olmayacağım.” Tıpkı “Jepense donc je suis.” gibi, Gusa: “Gözetleniyorum oysa varım.” kavramını ortaya çıkarmıştır.Günümüzde ise bu kavramın: “Gözetleniyorum ve gözetliyorum, oysa varım.” Şeklindeevrimleşmiştir.

Çünkü gözetlenmeyi kabuleden ve bu durumu bir doğa kanunu olarak gören insanların artık değeri “veri”dir.Verisunmayan insan bir değer taşımamaktadır. Sınırsızca gelişen teknoloji bütün kişisel verilerimiz kontrol altına almış durumda. Ontolojimiz tehdit altında. Toplum akıllı cep telefonlar, sosyal ağlar, dijital platformlar eliyle yönlendiriliyor, koşullandırılıyor ve en önemlisi de tek tipleştiriliyor. Dijital çağ medeniyeti, Halkları tek devlet, tek düzen ile Panoptikonmetaforuna ihtiyaç duymaksızın tek tipleştiriyor.

Amedspor

Saramago’nun bahsettiği Gördüğü halde görmeyen körler”.Elbette ki, “Amedsporu” ötekileştirilmenin karşıtı olarak da görmek lazım.“Amedspor, şampiyonluğu tüm engel ve baskılara rağmen halkıyla beraber kazandı”. Amedspor eski başkanı Metin Kılavuz “Başta Kürtler ve ötekiler olmak üzere, ülkeler sınırını aşan bir dünya takımı olma yolunda her yerdedir”. Cümlesine“kör” olmayalım. Taraftar kitlesi yalnızca futbol severlerin değil, Diyarbakır’la da sınırlı da değil, aynı zamanda tüm bölge halkının takımı olduğu konusu da tescilli hale geldi…

Başkurdistan

Kısaca Vergiden de bahsedip yazımı bitireyim.18.yy.da Başkurdistan sakinleri için göz rengine ilişkin bir vergi getirildi. Ülkenin dış mahallelerine kaçan Rus serfleri için bir tür koruyucu bariyer haline geldi. Koyu saçları ve kahverengi gözleriyle öne çıkan yerli halk, en düşük oranı(*) öderken, farklı göz rengiyle doğacak kadar şanslı olmayanlar ise 10-13 altyn kadar para ödemek zorunda kalıyordu. İlginçtir ki bu verginin azami miktarı albinolar için belirlendi. Yalnız bu vergi uzun sürmedi, buna ilk isyan edenler Başkırlar oldu ve ödemelerin kaldırılması isteniyordu.

Bazı kaynaklara göre, 1704 yılında Ufa bölgesinde, 1.Petro'nun vurguncuları %vergi tahsildarları) göz rengine vergi koydular. Mavi ve yeşil gözlü vatandaşları ziyaret etmek, kahverengi gözlü yerel sakinlerden birkaç kat daha fazla para ödedi. Bu kurnazlıkla iç göçe karşı mücadele ettiklerini söylüyorlardı.

Gerçek şu ki devlet, mavi gözlü insanlara en yüksek vergiyi vererek vatandaşların merkezden Başkurdistan’a hareketini sınırlamak istiyordu. Bu 39 kopekti. Kahverengi gözlere uygulanan en küçük vergi sadece iki kopekti. Ancak bu yasa yalnızca toplu şikâyetlerden bilinmektedir.(Bu yasaya, Rus İmparatorluğu'nun yasa koleksiyonunda yer verilmemiş.)

* (2 altyn ) Altyn, altynnik, ilk sözü 1375'e kadar uzanan Rus para sisteminin geleneksel bir mezhebidir. Başlangıçta, farklı para ağırlıklarına sahip çeşitli prensliklerin para sistemlerini birbirine bağlayan bir sayma para birimi olarak kullanıldı. Elena Glinskaya'nın reformu sonucunda para sisteminin merkezileştirilmesinden sonra, altyn 6 Moskova deng'ine (Moskovka) veya 3 Novgoroddeng'e (Novgorodka) eşit oldu. 1654'ten 1718'e kadar altyn gerçek madeni paralarla basıldı. Daha sonra "altın", " üç kopek " ve beş altyn madeni paranın " onbeş kopek " değerindeki madeni paranın popüler adıydı.

[email protected]

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Nesim Sevinç Arşivi
SON YAZILAR